Kalbim İZLANDA’da Kaldı!

Bana sorsanız, dünyadaki hemen her yer, en çok gitmek istediğim yerlerden biridir. Ama bir de isteğin ötesinde, hayalini kurduğum yerler vardır. İşte İzlanda da onlardan birisiydi. Geçtiğimiz Aralık ayı için Norveç seyahat planları yaparken haritada gözüme İzlanda çarpınca, bir anda seyahat rotamıza orayı da ekledik. İyi ki eklemişiz. Hem bir hayalim daha gerçekleşmiş oldu, hem de İzlanda kalbimin tam orta yerinde kendine yer edindi.

izlanda_yollari

İzlanda yolları… Aklımda Can Yücel’in şu dizeleri… “Gitmek gerekir bazen.. Fazla yormadan, daha çok bıktırmadan.. Eğer vaktiyse ardına bile dönüp bakmadan.”

İzlanda maalesef Türkiye’de çok tanınmıyor. Gideceğimizi kime söylesek, “Ne işiniz var orda?” şeklinde garip bir tepki aldık. Halbuki İzlanda, Forbes dahil dünyaca ünlü dergilerin 2015’te gidilmesi gereken yerler listelerinde bir numarada yer alıyor. Volkanlar, fiyordlar, şelaleler ve buzullarla bezeli doğası, dünyada başka hiçbir yere benzemiyor. İnsan kendini başka bir gezegende gibi hissediyor.

İzlanda’da hata edip sadece 3 gün kaldık ama doyamadık. Neden bilmiyorum, orada en çok hissettiğim şey, sebepsiz bir mutluluk oldu. Ve sürekli bir şükretme istediği. Siz de fark edeceksiniz, bütün İzlanda fotoğraflarında yüzüme de yansımış bu mutluluk. Sadece doğasını, düzenini, tipik İskandinav mimarisini değil, insanlarını da çok sevdim bu soğuk görünümlü sıcak ülkenin. Artık en sevdiğim ülkeleri soranlara kesinlikle ilk üç içinde sayacağım.

Bu yazımın şarkısı, İzlandalı genç bir grup olan Kaleo’dan gelsin. Şarkının ismi Vor í Vaglaskógi. Dinlemek için burayı tıklayın

 

INSTAGRAM: @orcundalarslan

 

İZLANDA’YLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER

İzlanda, Atlas Okyanusu’nun en kuzeyinde, Kuzey Amerika ile Avrupa kıtaları arasında yer alıyor. En yakın komşusu, 350 km batısında bulunan Grönland. Amerika’ya daha yakın olsa da, Avrupa’nın bir parçası sayılıyor ama hem kültürel hem de coğrafi olarak aslında Avrupa’nın diğer ülkelerinden farklılık gösteriyor.

izlanda_harita

İzlanda, haritada da görebileceğiniz üzere, dünyanın tam tepesinde bulunuyor. Oradayken durup durup telefondan haritada bizim bulunduğumuz yeri gösteren mavi noktaya baktık, biz şimdi gerçekten burada mıyız diye… 🙂

İzlanda’nın nüfusu sadece 322 bin. Bu nüfusun, 200 bini başkent Reykjavik’te yaşıyor. İzlanda’ya ilk olarak 9. ve 10. yüzyıllarda Norveç’ten gelen Vikingler yerleşmiş. İzlandalılar, ilk yerleşimin olduğu dönemden bağımsızlık kazandıkları 1944 yılına kadar yönetimsel olarak Norveç ve Danimarka gibi İskandinav ülkelerine bağlı olsalar da, coğrafi açıdan izole oldukları için kültürlerini korumayı başarmışlar. İzlandaca, Avrupa’nın en eski dillerinden birisi. Norveççce, İsveççe ve Danimarkacanın eski hali diyebiliriz. İzlandalılar, yaklaşık 1000 sene önce yazılmış olan, tarihi Viking hikayeleri olan “saga”ları hala okuyabiliyorlarmış. Diğer İskandinav dillerini konuşanlar birbirleriyle kendi dillerinde çok rahat iletişim kurabilirken, İzlandacayı anlayamıyorlarmış.

izlandalilar_reykjavik_skolavördustigur_caddesi

Skólavörðustígur Caddesi’nde tipik İzlandalılar

İzlandalılar, tıpkı Norveçliler gibi düşünülenin aksine oldukça cana yakın, dostane, güler yüzlü ve iyi kalpli insanlar. Sohbet etmeyi seviyorlar. Bir sorunuz olunca hemen yardımcı oluyorlar. İzole bir coğrafyada oldukları için, dışarıdan kimseyle karışmamışlar. Bu yüzden hemen hepsi sarışın. Dünyada eşi bulunmayan bir coğrafyada bulunduklarından ve az sayıda olduklarından, kendilerini biraz özel görüyorlar ama bu kesinlikle kendini diğer insanlardan üstün görme veya ukalalık şeklinde değil. Mesela, o kadar ülkeye seyahat ettim, ilk defa konuştuğumuz bir kişi bile nerelisiniz diye sormadı bize. İnsanların nereden olduğuna önem vermiyorlar, herkese insan olarak bakıyorlar. İzlanda zaten dünyada ilk eşcinsel başbakana sahip ülke. 2009’dan 2013’e kadar başbakan olan ve İzlanda’yı ekonomik krizden çıkaran Jóhanna Sigurðardóttir’in lezbiyen olmasının seçimler esnasında bahsi bile geçmemiş. Türkiye’de olsaydı vay haline diyorum, her mitingde yuhalatılırdı sanırım…

izlandali_kiz_sudurgata_caddesi_reykjavik

Burası Reykjavik’te otelimize giden cadde. Fotoğrafta yürüyen İzlandalı kız, yanımdan geçerken fark etmiş olsam da, bugüne kadar gördüğüm en güzel kızlardan biriydi. Fotoğrafını çektiğim için de öyle tatlı bir şekilde gülümsedi ki anlatamam.

İzlanda’da kullanılan para birimi, İzlanda Kronu. Norveç’te Norveç Kronu kullanıp, ertesi gün İzlanda’ya gidince bizim kafamız iyice karıştığından doğru düzgün hesap yapamadık ama İzlanda da kesinlikle Norveç gibi oldukça pahalı bir ülke. Ekonomik krizden dolayı ucuzlamıştır diye düşünmüştük ama yanılmışız. Nihayetinde dünyanın kişi başına milli geliri en yüksek ülkelerinden birisi. Ama buna rağmen, tıpkı Norveç’te olduğu gibi, benzin fiyatları Türkiye’den daha ucuz. İzlanda’da para birimiyle ilgili aklımız karıştı, artık yapacak bir şey yok deyip hesaplamayı bıraktık harcarken ama siz öyle yapmayın, zira dönüşte kredi kartı ekstreleri biraz şok yaşatabiliyor! 🙂 Kolay hesaplama yöntemi olarak, İzlanda Kronu üzerinden olan fiyatı 50’ye bölün. Misal 2500 kron, yaklaşık 50 TL ediyor.

Önemli bir konuya da değinmek istiyorum. İzlanda, konumu ve “buz ülkesi” anlamına gelen isminden dolayı çok soğuk bir ülke olarak biliniyor. Ama hiç de öyle değil. Gulf Stream sıcak su akıntısının etkisinde olduğundan dolayı, daha ılıman bir iklime sahip. Biz oradayken sıfırın altına neredeyse hiç düşmedi hava sıcaklığı.

izlanda_reykjavik

Reykjavik, tahmin edildiği kadar soğuk bir şehir değil. Kışın en soğuk günlerinin yaşandığı Ocak ayında hava sıcaklığı ortalama 2 derece. Halbuki aynı dönemde daha güneyde yer alan Berlin ve New York’ta ortalama sıcaklık sıfır, Stokholm’de -3 ve Moskova’da -8 derece.

İzlanda deyince, benzersiz doğasının yanı sıra insanın aklına ilk gelenlerden birisi de müzikleri. Nihayetinde Björk gibi bir sanatçıyı çıkarmış bir memleket burası. İzlanda’nın enfes coğrafyasında arabayla gezinirken radyoda inanılmaz güzel müzikler çaldı, kimisi İngilizce, kimisi İzlandaca. Bu müzikler yol manzaralarıyla birleşince tadına doyum olmadı. Ama internetimiz olmadığı için Shazam’dan şarkıların isimlerini öğrenemedik maalesef. İzlanda’nın çok güzel filmleri de var. En ünlüsü de, müziklerine de bayıldığım 101 Reykjavik. Çok değişik bir film, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

İZLANDA’DA GEZİLECEK, GÖRÜLECEK YERLER

Mavi Lagün

İzlanda’ya inince ilk yaptığımız şey, bence İzlanda’nın en etkileyici ve en güzel yerlerinden biri olan Mavi Lagün’e gitmek oldu. Mavi Lagün, lav alanları ve çarpıcı kaya oluşumlarıyla ünlü volkanik bir bölge olan Reykjanes Yarımadası’nda bulunan bir jeotermal kaplıca. Siyah kayalıkların ortasındaki suyun rengi açık mavi. Görüntüsü efsane. Hava dışarıda 1 dereceyken havuzda 35 derece suda, o doğa manzarasına karşı durmak tarif edilemez. Zaten sanırım 3-4 saat kaldık.

izlanda_mavi_lagun

KİMİLERİ YAĞMURU HİSSEDER, KİMİLERİYSE SADECE ISLANIR… İzlanda’da hava durumu çok hızlı değişiyor. Hava bulutluyken bir anda açıyor. Sonra aniden kar yağışı başlıyor. Akabinde bulutlar yine açıyor. Ama bir tarafta hava açıkken, diğer tarafta karabulutlar oluyor, yağmur başlıyor, sonra hava yine açıyor, sonra dolu veya kar yağıyor ve böyle sürüp gidiyor… Mavi Lagün’de böyle bir havada, mükemmel manzaraya karşı, tedavi edici özelliği de olan açık mavi renkli sıcak suda olduğunuzu düşünün. Elinizde biranız ya da şarabınız olduğunu da düşünün. Yok böyle bir keyif.

mavi_lagun_izlanda

Mavi Lagün’e giderken yanınıza mutlaka su geçirmez bir fotoğraf makinesi alın ki etkileyici fotoğraflar çekebilin. Bu arada her yıl 21 Haziran’da Mavi Lagün’de, yılın en uzun gününe özel çılgın bir parti düzenleniyormuş.

izlanda_blue_lagoon

Burası Mavi Lagün’ün oldukça teknolojik olan tesis binası. Giriş ücreti 5.000 kron. Girişle birlikte bir mavi bileklik veriliyor. Soyunma odalarında dolaplar bu bileklikle kilitleniyor. Ayrıca kaplıca içindeyken bir şeyler içmek isterseniz, bu bileklikle satın alıp ücretini çıkışta ödeyebiliyorsunuz. Bira ücreti 1.000 krondan biraz fazla.

mavi_lagun_beyonce_izlandaBizim gittiğimiz gün, bizimle aynı anda Mavi Lagün’de Beyoncé ve kocazı Jay Z de varmış. Bizim dışımızda herkes görmüş onları, soyunma odasında fotoğraf makinemiz yoktu, çekemedik diye yakınıyorlardı. Biz ise kendimizi çekeceğiz diye hiç farkına bile varmamışız onların orada olduğunun. Dönüşte arabaya biner binmez de ikisinin düet şarkısı çaldı radyoda zaten. Önceki hafta da Justin Timberlake ordaymış. Sanırım onlara da o tavsiye etti. Jetleri var, Amerika’ya da yakın, istedikleri zaman atlayıp gelirler tabii. Bu fotoğraf Beyoncé’nin Instagram hesabından.

izlanda_kaplica

Rekyjanes Yarımadası’nda Mavi Lagün dışında açık mavi jeotermal sulara sık sık rastlanıyor ama onlara girmek yasak. Tesis haline getirilmiş tek yer Mavi Lagün.

Reykjavik

Ülke nüfusunun %60’ından fazlasının yaşadığı Reykjavik çok güzel, çok şirin bir şehir. Tarihi ve turistik açıdan gezecek yerleri çok fazla olmasa da, sokaklarında dolaşması, kafelerinde oturması ve hatta sadece bulunması bile çok keyifli, mutluluk verici bir şehir. Tertemiz bir şehir aynı zamanda. Yerde yuvarlansa kirlenmez insan. Bizim Noel’de orada olmamızdan dolayı gece ışıklandırmasının etkisiyle mi bilmiyorum ama geceleri ayrı bir güzel.

izlanda_reykjavik_sudurgata_caddesi_manzara

Reykjavik kar yağdığı zaman tam bir masal kentine dönüşüyor.

Reykjavik’te evler kutu gibi, rengarenk, üçgen dik çatılı, kimisi bahçeli. Evlerin camları kocaman. Perdeleri kapatmıyorlar. Dünyanın en güvenli şehirlerinden birisi olduğu için alt kattaki hiçbir pencerede bizdeki gibi demirler de yok. Dışarıdan sıcacık, samimi bir görüntüsü var evlerin içlerinin.

izlanda_reykjavik_evleri

Reykjavik’in evleri

izlanda_evi_reykjavik

Bu eve bayıldım! İnşallah benim de böyle bir evim olur! 🙂

izlanda_reykjavik_sokak

Şehrin güzel sokaklarından birisi

Reykjavik’in en ünlü yapısı, şehrin büyük kısmından görülebilen, 73 metre yüksekliğe sahip bir kilise olan Hallgrímskirkja. İnşası 1945’te başlamış, 1986’da tamamlanmış. İzlanda için sıradan bir doğa olayı olan bazalt akıntılardan esinlenerek yapılmış ilginç bir tasarımı var. Küçük bir ücret ödeyerek en üst katına çıkıp Reykjavik’in göz alıcı manzarası izlenebiliyor. Kilisenin hemen önünde de Kristof Kolomb’dan yaklaşık 500 yıl önce, 999 yılında Kanada kıyılarından Amerika kıtasına ayak basan ilk Avrupalı olan İzlanda doğumlu Leif Erikson’un heykeli bulunuyor.

izlanda_reykjavik_hallgrimskirkja

Hallgrímskirkja ve çok belli olmasa da önündeki Leif Erikson heykeli…

reykjavik_izlanda

Hallgrímskirkja’nın tepesinden şehir manzarası, renkli binaları, karlı çatıları ve uzaktan görünen karlı dağlarıyla çok güzeldi.

izlanda_reykjavik_manzara

Reykjavik kuşbakışı da ayrı güzel bir şehir. Ama gördüğünüz üzere maalesef yüksek apartman binaları, bizdeki kadar çirkin görünmeseler de artık Reykjavik’e de gelmiş.

Reykjavik’in en merkezi caddesi, kilisenin hemen karşısında uzanan Skólavörðustígur Caddesi. Cadde boyunca evlerin yanı sıra kitapçılar, müzik mağazaları, marketler, hediyelik eşya dükkanları bulunuyor. Cadde üzerindeki D&R benzeri bir mağaza olan Eymundsson’a mutlaka uğrayın derim. Şehrin en işlek caddeleri ise çok sayıda mağazanın yanı Reykjavik’in en popüler mekanlarına ev sahipliği yapan Laugavegur Caddesi ve hemen devamındaki Bankastræti.

reykjavik_skolavördustigur_caddesi_gece

Burası gece vakti Skólavörðustígur Caddesi.

izlanda_reykjavik_skolavördustigur_caddesi

Caddede sizin için fotoğraflar çekerken 🙂

izlanda_rejkjavik_baldursgata

Arabayı her defasında Skólavörðustígur Caddesi’ne çıkan sokaklara bıraktık, en çok da buraya, Buldursgata Sokağı’na. Zira akşamları saat 6’dan sonra park etmek ücretsiz.

reykjavik_eymundsson_kitapci

Eymundsson bir kitapçı ama çok güzel tasarıma sahip hediyelik eşyalar da var. Hediyelik eşya almak için en iyi yer burası. Turistler pek olmadığı İnsanın önü, arkası, sağı, solu, Elf’e benzeyen sarışın İzlandalılarla dolu. Bu arada bir bilgi, İzlanda’da okuma yazma oranı %100 ve aynı zamanda dünyanın kişi başına en çok sayıda kitap yayınlanan ülkesi…

izlanda_reykjavik_sokaklari_gece

Reykjavik’e kışın ilk karı, biz oradayken gece vakti yağdı. Renkli İzlanda binaları, Noel ışıkları, yollarda yürüyen sarışın güzel insanlar ve bembeyaz yağan kar. O kadar güzel bir görüntü ve histi ki anlatamam. Şükretme istedi duyduğum anlardan birisiydi.

izlanda_reykjavik_gece

Yağan kar altında, masallardaki evlere benzeyen bir ev. Kapısını çalıp tanrı misafiri olarak ziyaret edesim geldi. 🙂

reykjavik_laugavegur_caddesi_izlanda

Laugavegur Caddesi

reykjavik_gece_laugavegur_caddesi

Laugavegur Caddesi, Reykjavik’te gece hayatının en hareketli olduğu yerlerden birisi.

izlanda_reykjavik_bankastræti

Burası Bankastræti, yani Banka Caddesi. İzlanda markalarından alışveriş yapmak istiyorsanız, bu caddede bulunan, 1926’da kurulmuş olan outdoor giyim markası North 66’ya uğrayabilirsiniz.

izlanda_reykjavik_banka_caddesi

Bankastræti’den başka bir görüntü.

Reykjavik’te gece kar yağarken araba kullanmak çok zevkli oldu, özellikle karın üzerinden ilk defa bizim geçtiğimiz yollarda. Yollarda kartopu oynayan gençler vardı. Bu videoda görebilirsiniz ne kadar eğlendiklerini.

izlanda_reykjavik_sudurgata

Reykjavik’te kar altında her sokakta ayrı güzel bir manzara vardı.

Kuzey Işıkları

İzlanda’ya giderken bizi en çok heyecanlandıran konulardan birisi, rengarenk Kuzey Işıkları’nı görebilmekti. Ama orada olduğumuz geceler, hava maalesef bulutluydu. Biz yine de şansımızı denemeye kadar verdik ve gece saat 1’e doğru, tavsiye üzerine en iyi görüldüğü yerlerden birisi olan Reykjanes Yarımadası’na gittik. Gittiğimiz yer tam dağ başıydı. Ne bir ışık, ne bir insan… İzlanda her ne kadar çok güvenli bir ülke olsa da ürpermedik de değil oralarda. Bekledik, bekledik, tam umudumuzu kesmişken azıcık ucundan da olsa görebildik. Bulutların arasında, gökyüzünün göründüğü kısımlarda açık yeşil ışıklar dans eder gibi hareket ediyordu. 3-4 dakika izleyebildik. Bu kadarı bile çok etkileyiciydi. İzlanda’da ya da başka bir ülkede ışıkları görme isteğim arttı. Kesinlikle, imkan olursa, İzlanda, Finlandiya, İsveç, Rusya fark etmez, görmeye gideceğim.

 

Bizim Kuzey Işıkları maceramızı, bu videoya tıklayarak izleyebilirsiniz. Bu arada bilginize, Kuzey Işıkları in iyi kış aylarında görünüyor. Tabii hava durumuna da bağlı. En iyi görülecek saatler ise akşam 8 ile sabah 3 arası.

Reykjavik – Vik Yolu

Vaktimiz kısıtlı olduğu için, şelaleleri, volkanik dağları ve plajları görmek için İzlanda’nın güneyine gitmeye karar verdik. Ülkeyi kıyı şeridine paralel şekilde boydan boya dolanan çift şeritli yolun ismi 1 numaralı otoyol. Biz de bu yolu kullandık. Yaklaşık 200 km’lik yol boyunca kendine özgü bir cins olan sevimli ve sakin İzlanda atlarıyla karşılaştık, Seljalandsfoss ve Skogafoss şelalelerinin önünden geçtik, Mýrdalsjökull ve meşhur Eyjafjallajökull yanardağlarını gördük. Göz alıcı manzaralar gördükçe fotoğraf çekmek için sık sık molalar verdik. Nasıl gittiğimizi anlamadık. Kar da vardı yolun bir kısmında. Karda ilk defa araba kullanmış oldum. İnsan başta zorlar diye düşünüyor ama kış lastikleri takılı olunca çok da farklı değilmiş normal yolda kullanmaktan.

izlanda_atı_mazara

Yolda giderken, yol kenarında şans eseri bir grup İzlanda atı gördük. Kendi başlarına takılıyorlardı. Tüylü, değişik bir at türü. Vikinglerin atlarıymış. Cinsi bozulmasın diye İzlanda’ya başka ülkelerden at getirilmesi yasakmış.

İzlanda atlarıyla ilk karşılaşma anımı bu videodan izleyebilirsiniz! 😀

izlanda_ati_icelandic_horse

İzlanda atları, soğuktan olsa gerek hiç hareket etmeden dimdik duruyorlardı. Ama tipleri hem çok sevimli hem de karizmatik. Bakışları da insan gibi.

izlanda_ati

Yola yakın duran bir tanesini sevebildik. Mutlu mutlu bize baktı sonra. İzlanda atlarını görmek, dokunmak, sevmek beni de mutlu etti.

izlanda_yollari_eyjafjallajokull

Bu yola bayıldım… Arka planda görünen dağ, 2010’da paylayıp Avrupa’daki hava trafiğini günlerce aksatan meşhur Eyjafjallajökull Yanardağı. Yolun manzarası çok güzeldi ama ondan da ziyade, o kadar sessiz ve huzurluydu ki anlatamam. Oradayken, o sessizlik içinde Türkiye’nin ne kadar gerilmiş olduğu geldi bir anda aklıma. Sırf birileri politik kazanç sağlayacak diye yaratılan bu gerginliğinin ne kadar gereksiz, ne kadar kötü olduğunu bir kez daha fark etim. Bu arada İzlandalılar çok iyi insanlar demiştim ya, örnek vereyim. Biz arabayı yolun kenarına park edip fotoğraf çekerken toplasak 10 tane araba ya geçmiş ya geçmemiştir. Ama bu arabaların en az yarısı bizi görünce durdular, bir ihtiyacımız var mı diye sordular. Çok şaşırdık ama mutlu da olduk.

izlanda_markarfljot_irmagi

İzlanda’nın her şeyi gibi, nehirleri de garip. Burası okuyabileceğiniz üzere Markarfljot nehri.

seljalandsfoss_selalesi_guney_izlanda

Fotoğraftaki, İzlanda’nın güneyindeki şelalelerin en ünlülerinden biri olan Seljalandsfoss. Eyjafyalljökull buzulunun eteklerinde, tam 60 metre yükseklikten akıyor. Şelaleye giderken yanınıza şemsiyenizi almayı unutmayın. Zira şelalelerin suyu zaten yeterince ıslatıyor. Bir de bir anda kar yağışı başlarsa, bizim gibi sırılsıklam oldunuz demektir.

izlanda_seljalandsfoss_selalesi

Seljalandsfoss’un en önemli özelliği, şelalenin arkasına geçilebilmesi. Benim gibi tepelere çıkarsanız da böyle efsane manzaralarla karşılaşabilirsiniz.

vik_yolu

Güzel bir yol manzarası daha. Soldaki karlı dağ, Eyjafjallajökull, sağdaki bina da Eyjafjallajökull ziyaretçi merkezi. Ben artık çok güzel telaffuz edebiliyorum, size de öğreteyim: EYYAFYALLAYÖKÜK 🙂

Vik Plajı

Vik, Atlas Okyanusu’na kuzeyden bakan, 300 nüfuslu küçücük bir kasaba. Bir nevi dünyanın en tepesi. Simsiyah kumlu, volkanik plajıyla ünlü, bizim de ziyaret sebebimiz bu plajı görmekti ama bana kasabanın kendisi de plaj kadar enteresan geldi. Vik, bulunması bile insanı garip hissettiren bir kasaba, dolayısıyla insan burada yaşamak nasıl bir duygudur acaba diye düşünmeden edemiyor.

izlanda_vik_i_myrdal_kasabasi

Vik sokakları

izlanda_vik_sokaklari

Tam bizim vardığımız saatte, sokaklara renk katan, okuldan çıkan küçük çocuklar vardı.

izlanda_vik_plaji

Vik Plajı, gördüğünüz üzere siyah kuma sahip. Siyah kumun değişik bir yapısı var, çay gibi duruyor. Biz gittiğimizde hava da karabulutluydu, böyle çok acayip bir görüntüsü vardı, başka bir dünya gibi. Atlas Okyanusu’nun azgın, dev dalgaları da insanı yutacak gibi duruyordu. Sanki doğa gücünü göstermeye çalışıyormuş gibi. Bir yandan da sonsuzluk hissi veriyordu. Ürpertici ama bir yandan da çekici. Nasıl tarif edeceğimi bilemedim…

 

Sadece görmek değil hissetmek de lazım. O yüzden tabii ki Vik Plajı’nın siyah kumlarına da, dalgaların beni yutma tehlikesine rağmen Atlas Okyanusu’nun sularına da dokundum. 🙂

izlanda_vik_kasabasi

Biraz hayatınız üzerine düşünmek, yeni kararlar almak isterseniz, Vik’e gelin, bu bankta oturun…

izlanda_vik_kafe_vikurskali (1)

Kasabayı gezindikten sonra, bu ahşap dekoruyla insanın içini açan kafede oturabilirsiniz. İsmi Víkurskáli. Benzinliğin hemen yanında.

Diğer Yerler

İzlanda turu yaptığınızda gezilebilecek o kadar çok yer var ki… Biz sadece küçük bir kısmını görebildik. Sizlere en az 1 haftalığına gitmenizi tavsiye ederim. Adanın kuzeyinde, ülkenin en büyük ikinci şehri Akueyri’ye gidip civarındaki buzulları görebilirsiniz. Yine kuzeyde bir şehir olan Husavik’te balina gözlemi yapabilirsiniz. Reykjavik yakınlarında UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan, Amerika ve Avrasya tektonik plakalarının birbirinden ayrıldığı Thingvellir Milli Parkı’nı ziyaret edebilir, aynı gün içinde ünlü Gulfoss şelalesini ve Geysir bölgesinde, her 5-10 dakikada bir 20-30 metre yüksekliğe su püskürten gayzerleri görebilirsiniz. Ayrıca bir helikopter turuyla ülkenin tarifsiz coğrafyasını kuşbakışı gözlemleyebilirsiniz.

REYKJAVİK’TE YEME, İÇME, GECE HAYATI

İzlanda’nın yeme kültürü daha çok balık üzerine kurulu. Atlas Okyanusu’nun kuzeyinden çıkarılan balıkların yanı sıra, çevrecilik açısından tartışmalı bir konu olsa da balina eti de yeniyor. Biz tabii balina yemedik ama bol bol balık yedik. Ben deniz ürünlerine bayılırım ama balık olursa yerim. Yani balık düşkünü değilimdir ama İzlanda’daki yediğimiz balık yemeklerine bayıldım. İzlanda’da küçükbaş hayvancılık gelişmiş olduğundan, et yemekleri de önemli yer tutuyor İzlanda mutfağında. En ünlüleri de bizim çok sevdiğimiz et çorbası.

izlanda_et_corbasi

Bu İzlanda’nın meşhur et çorbası. Ama isminin çorba olduğuna bakmayın, bildiğiniz et yemeği aslında, kuzu etinden. Bol limonlu yemenizi tavsiye ederim.

İzlanda yemeklerinin tadına bakmanız için en iyi yer, Reykjavik’in en iyi restoranlarından birisi olan Thrir Frakkar. Biz de tanıştığımız İzlandalıların tavsiyesi üzerine gittik. Şehir merkezinde, Buldursgata Sokağı’nda. Sıcak dekoru olan, şık bir restoran. Kesinlikle tavsiye ederim. Güzel yemekler için diğer gidilebilecek yerler ise Vegamot ve Cafe Paris.

reykjavik_thrir_frakkar_restaurant

Thrir Frakker’ın, Reykjavik’in en ünlü restoranlarından birisi

izlanda_balık_yemekleri_3_frakkar_restaurant

Bunlar Thrir Frakker’de yediğimiz yemekler. Soldaki, kuzey kutup bölgesinden çıkan bir balık yemeği. İsmi biraz garip: “Heilsteikt Rauðsprettuflök með rækjum ‘gratin”. 🙂 Nasıl bir balıktır, tipi nasıldır bilmiyorum ama çok lezzetliydi. Sağdaki ise İzlanda’nın en ünlü yemeklerinden olan plokkfiskur. Ezilmiş, çırpılmış ve fırınlanmış bir balık yemeği. Yanında İzlanda’ya özgü kahverengi bir ekmekle yeniyor. Ben deniz ürünlerine bayılırım ama balık tutkunu değilimdir. Ama bu iki yemeğe de bayıldım, yemeye doyamadım. Yemeklerin fiyatı, birayla birlikte kişi başı yaklaşık 45.000 kron, yani 90 TL.

Gelelim Reykjavik’in gece hayatına. Kışın hafta içleri sakin olsa da Çarşamba günleri ve hafta sonları çok hareketli. Sadece 200 bin nüfuslu bir şehre göre çok fazla mekan var ve hepsi de çok güzel. Dekorları on numara. Geceleri o soğuğa rağmen sokaklar gençlerle dolu oluyor. Reykjavik’te bir de ev partileri çok ünlüymüş ama maalesef biz bu defa denk gelemedik.

Reykjavik’te İzlandalı gençlerin tavsiye ettiği mekanların birçoğuna gittik. Benim en sevdiğim mekan Boston oldu. Müzikler çok iyiydi. Çok da kalabalıktı. Dans edilebilecek bir bar. Arka tarafında küçük bir de terası var. Asıl eğlence zaten oradaydı. Kar yağarken bir yandan dans ettik, bir yandan da oradaki İzlandalı ve İskandinav gençlerle sohbet ettik.

izlanda_reykjavaik_gece_hayati_boston

Şehrin popüler mekanlarından Boston’da kar altında dans ederken o kadar eğlendim ki anlatamam.

Bu da videosu

Lebowski ve Bravo, tıpkı Boston gibi Laugavegur Caddesi’nde, gençlerin tercih ettikleri diğer mekanlar. Lebowski’nin kitlesi çok eğlenceli ve sempatik görünüyordu. Laugavegur’a çıkan bir sokakta bulunan Ölstofan, oldukça popüler bir biracı. İzlanda’nın meşhur bira markası Gull’ın yanı sıra kendi üretimleri olan Bríó’yu da deneyebilirsiniz. Den Danske Kro ve The English Pub da rağbet gören barlardan. Bir de Kex Hostel’ın barından bahsetmem lazım. Oraya da tavsiye üzerine gittik. Hafta içi en kalabalık yer orası. Hem hostelda kalan turistlerin, hem de İzlandalılar oluyor.

izlandali_gencler_olstofan_bar

Ölstofan’da tipik, sarı kafalı İzlandalılar. Bu gençlerle hangi mekana gittiysek karşılaştık. Çok cana yakınlardı.

izlanda_reykjavik_kex_hostel

Reykjavik’e hafta içi gittiyseniz ve günlerden Çarşamba değilse, gitmek için en iyi ve en kalabalık yer Kex Hostel’ın barı

İZLANDA’YA NASIL GİDİLİR, NEREDE KALINIR?

İzlanda, tıpkı Norveç gibi bir Avrupa Birliği ülkesi değil ancak Schengen bölgesine dahil. Dolayısıyla, İzlanda’yı ziyaret edebilmek için Schengen vizenizin bulunması gerekiyor. Türkiye’den İzlanda’ya maalesef direkt uçuşlar bulunmuyor. Aktarmalı uçuş almak istediğinizde ise 3.000 TL’ye yaklaşan fiyatlar çıkıyor. O yüzden uçuşlarınızı aktarmalı almak yerine ayrı ayrı alabilirsiniz. Biz THY ile Oslo’ya uçtuk, oradan da Norwegian ile Reykjavik’e. İki uçuşa toplamda sadece 850 TL ödedik. Oslo dışında Kopenhag, Londra, Edinburg, Belfast ve Cenevre gibi şehirlerden de uygun fiyatlı Reykjavik uçak bileti bulunabiliyor. Bu şehirlerden Easyjet’in uçuşlarına bakabilirsiniz.

reykjavik_ucak

Bu fotoğraf havaalanına inerken… Okyanusun dev dalgaları ve bulutlu hava biraz ürpertici olsa da oldukça rahat indik.

Keflavik Uluslararası Havalimani, Reykjavik şehir merkezine yaklaşık 50 km mesafede. Otobüsle direkt kaldığınız otele gitmek 2.500 kron. Ama otobüse hiç gerek yok. İzlanda’yı güzelce gezebilmek için mutlaka araba olması gerekiyor. Biz öyle yaptık. Havalimanından kiraladığımız VW Polo’ya günlük 65 Euro ödedik. Üstelik 1.300 Euro’ya kadar olan masrafları karşılayan temel sigorta da dahil. İzlanda’da karayolları az olduğu için araba kullanmak çok kolay. İnternet bağlantısı varken telefonun haritasını incelemek kafi. Hız sınırlarına dikkat etmek gerekiyor. Kar yağmasına rağmen yollar buzlu değildi. Zaten geceleri belediye araçları hem şehir içinde cadde ve sokaklara, hem de şehirlerarası yollara tuz döküyor.

izlanda_araba_kiralama

İzlanda’da kiraladığımız arabamız… Her kar yağdığında, kar kazıyıcıyla temizlememiz gerekti. Araba kiralarken veriyorlar bir tane. 🙂

Gelelim Reykjavik otellerine. Benim size tavsiyem kesinlikle bizim de kaldığımız Radisson Blu Saga Hotel’de kalmanız. Otel hem çok konforlu ve tertemiz, hem de kahvaltısı oldukça iyi. Personeli inanılmaz sıcak kanlı ve ne sorunuz olursa çok yardımcı oluyorlar. En büyük avantajlarından birisi de kocaman bir otoparkının olması. Deniz manzarası da cabası. Şehrin tam göbeğinde değil ama arabayla 2-3 dakika mesafede, yürüyerek de 10 dakika. Biz genelde hep arabayla gidip geldik.

reykjavik_radisson_blu_saga_hotel

Radisson Blu Saga Hotel

izlanda_radisson_blu_saga_hotel_oda

Bu da deniz manzaralı otel odamız

 

INSTAGRAM: @orcundalarslan

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR:

OSLO

SVALBARD: KUZEY KUTBU’NA YOLCULUK

ST. PETERSBURG GEZİ REHBERİ