ROMA

Yaklaşık bir yıl aradan sonra, geçtiğimiz ocak ayı sonunda tekrar Roma’ya gittim 3 geceliğine. Bu defa annemle birlikte. Üçüncü gidişim oldu ama hiç sıkılmadım. Roma’yı çok seviyorum galiba. Kendimi çok iyi hissediyorum Roma’dayken.

Daha önce de Roma yazısı yazmıştım, başlığı 48 saatte Roma idi. En sevdiğim, keyifle yazdığım yazılarımdan biri olmasına rağmen, nedense Google aramalarında ilk sıralarda çıkmadığı için biraz gözden kaçtı. O yüzden bir yazı daha yazmak istedim. Ama diğer yazımda gezilecek görülecek yerleri zaten baştan sona yazdığım için, bu yazıda Roma ile ilgili daha çok ilginç ya da normalde dikkat edilmeyen detaylara gireceğim. Roma’da gezilip görülecek yerlerle ilgili bilgi almak için buraya tıklayarak 48 Saatte Roma yazımı okuyabilirsiniz.

Bu yazımı okurken de, benim için bu Roma seyahatimin şarkısı olan Nina Zilli’den 50 Mila Lacrime’yi dinlemenizi öneririm. Şarkı, buraya tıkladığınızda çalacaktır. Türkçesi 50 Bin Gözyaşı. Mutlaka bir yerlerde duymuşsunuzdur. İtalya’nın en ünlü yönetmenlerinden Ferzan Özpetek’in 2010 yapımı Mine Vaganti, yani Serseri Mayınlar filmiyle üne kavuştu hem bu şarkı hem de Nina Zilli. Bu sene Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Eurovision şarkı yarışmasında da İtalya’yı temsil etti kendisi. Rahmetli Amy Winehouse’e benzeyen tarzıyla dikkat çekmişti.

Neyse, yazımıza dönelim. Nereden başlasak nasıl anlatsak derken uçuşumuzdan ve havaalanından başlayalım:

roma_fiumicino_havaalani

Fiumicino havaalanı Roma’nın içinde değil. Bu fotoğrafı tam havaalanına inerken çektim. Havaalanı Roma’ya 35 km mesafede, Akdeniz kıyısındaki Fiumicino şehrinde bulunuyor. Fiumicino adıyla bilinmesine rağmen, asıl adı Leonardo da Vinci di Fiumicino. İtalya’nın en yoğun, Avrupa’nın da en yoğun 6. havaalanı kendisi. Bu bilgi bir işinize yarar mı bilmem ama baştan demiştim dikkat edilmeyen detaylara gireceğim diye. Asıl amacım aslında Roma’nın deniz kenarında olduğunu sanan bir çok kişiye, bunun böyle olmadığını anlatmaktı, bu detaylar bahane oldu! 🙂

roma_via_rasella

Burası bizim otelimizin bulunduğu sokak. Fotoğrafta instagram kullandım. Sokağın adı Via Rasella, otelin adı Hotel Julia. Fotoğrafta görebilirsiniz tabelasını. Yeri inanılmaz güzeldi. Piazza Barberini’nin hemen yanı ve Aşk Çeşmesi ya da orijinal adıyla Trevi Çeşmesi’ne sadece 5 dakika yürüme mesafesinde. Sokağı çok beğenmişken, akşam buluştuğum İtalyan arkadaşlarımdan sokağın İtalya tarihinde de önemli bir yeri olduğunu öğrendim. 1944 yılında II. Dünya Savaşı sırasında İtalyan partizanlar, işgalci Alman Nazi askerlerine burada bombalı saldırı düzenlemişler. Bunun üzerine misilleme olarak da Naziler, bu sokaktan geçen Yahudi olsun olmasın bütün İtalyanları Auschwitz toplama kampına yollamışlar. Böyle hikayesi olan yerleri seviyorum ama tabii buranınki oldukça üzücü bir hikaye…

roma_via_rasella_bild_arsiv

Bu da olayların olduğu tarihte Via Rasella’da çekilmiş bir fotoğraf, Alman Bild gazetesinin arşivlerinden.

Roma_mimari

Burası yine Via Rasella. Roma’nın en sevdiğim yönlerinden biri, böyle bir çok ahşap panjurlu, mimarisi güzel, rengarenk tarihi binalara sahip olması. Mimari takıntısı olan bir insan olarak gözüm şenleniyor. İstanbul’daki çirkin, rant için yapılan, mimarisi bile olmayan apartmanları gördükçe de aksine asfalyalarım atıyor!

roma_hotel_julia

Sokağını yeterince anlattım. İşte bu da otelimiz Hotel Julia. 3 gece kaldık ve sadece 186 € ödedik. Yani gecelik 62 €, o da eder kişi başı 31 €. Böyle bir yer için inanılmaz bir fiyat. Oda fotoğrafta da gördüğünüz üzere oldukça küçüktü ama temiz ve rahattı. Zaten yatmadan yatmaya gidildiği için, küçük olması pek de önemli değil. Kesinlikle tavsiye ederim. Kahvaltısı da oldukça iyiydi ve otel çalışanları da çok cana yakındı.

roma_sokaklari_smart_vespa

Sokaklardan devam edelim. Bu da Roma’da bir sokak, tam yerini hatırlamıyorum ama zaten dikkatinizi çekmek istediğim konu arabaların park ediliş şekli. Malum Roma eski bir şehir, dolayısıyla arabalara göre planlanmamış, sokakları oldukça dar ve park alanı kısıtlı. Bu yüzden sokaklarda bolca Smart ile eski ve yeni model Fiat500’lerden görebilirsiniz. Böyle pratik şekilde yan park ediyorlar. İtalyan arkadaşlarımın söylediğine göre Smart ya da Fiat 500 gibi küçük arabalara park yeri de daha ucuzmuş, yani devlet de teşvik ediyor. Bir de yine fotoğrafta görebildiğiniz gibi, bol miktarda Vespa ve benzeri motorlarla dolu sokaklar caddeler.

roma_pantheon_carabinieri_jandarma

Yine bir sokak, Pantheon’un hemen yanında. Benim bir de popüler tarihi turistik yerleri farklı açılardan çekmek gibi bir hobim ya da takıntım var sanırım. Pantheon burada arka planda, yandan görünüyor. Nedense hoşuma gitti. Yanımda da Carabinieri, yani jandarma aracı var.

roma_kolezyum

Bakın bu da Colesseo, yani Kolezyum’um farkı bir açıdan görüntüsü. Bence tam karşısından çekilip önüne geçilen sıkıcı fotoğraflardan çok daha iyi. Annemi de tebrik etmek lazım tabii böyle bir fotoğrafı yakalayabildiği için! 🙂 Bir tarafta Kolezyum, diğer tarafta tarihi estetik apartmanlar.

Roma

Meşhur Aşk Çeşmesi’nin önünde herkesin (ve benim de) klasik pozu vardır: Çeşmenin önüne geçilip arkaya para atılır. Burada farklı bir sanatsal çalışma deneyip, kendimi çeşmenin tam orta noktasına koydum. Sanırsınız ki çeşmenin bir parçası olarak ortada dev bir büstüm var! Tam da “Bu kafa ne kafası?” diye sormalık bir fotoğraf oldu! 🙂

roma_otobüs

Burasıda Vittorio Emanuele II anıtının önü. Ama burada da dikkati bu anıta değil, minik belediye otobüsüne çekmek istiyorum. Sadece arabalar değil, otobüsler de böyle minik. Bunlardan bolca var caddelerde. Bu arada bu meydanın adı Piazza Venezia, yani Venedik Meydanı.

roma_piazza_venezia_meydani

Bu da anıtın girişinden Piazza Venezia’ya nazır manzara. Çok güzel değil mi? Sola yakın duran kahverengi kuleli bina Palazzo Venezia, yani Venedik Sarayı. Zamanında papalar ikamet ediyormuş orada, sonra 1564 yılında sempatilerini kazanmak için Venedik Cumhuriyeti’ne devretmişler bu binayı, ismi de ondan Venedik Sarayı olmuş falan filan…

roma_kuslar

Anıtın tepesinden Koleyzum, önünde de poz veren kuş. Denk geldi sanmayın, bu kuşlar hep orada. Roma’ya gidip de burada fotoğraf çektiren kim varsa, hemen hepsinin fotoğraflarında görebilirsiniz kuşlarla birlikte pozlarını. 🙂

roma_manzara

Yine Vittoriano anıtının en tepesinden manzara. En sağda görünen kubbe, Vatikan’daki San Pietro Bazilikası’nın kubbesi. Çok büyük bir kubbe, ama Vatikan oldukça uzak buraya, o yüzden küçücük görünmüş.

roma_san_pietro_meydani

San Pietro ya da Türkçesiyle Aziz Petrus Bazilikası’nın kubbesinden bahsetmişken hemen oradan çektiğim bir fotoğrafı paylaşayım. Tabii belli olduğu üzere yine instagram ile biraz oynadım fotoğrafla ama bence çok güzel oldu. Kubbenin İtalyanca adı Cupola bu arada. Gitmek isterseniz o isimle sorun. Yüksekliği tam136 metre ki dünyanın en uzun kubbesi oluyor. Kubbenin çapı da 42 metre, yani dünyanın en geniş 3. kubbesi. Kıyaslamak isterseniz, bizim Ayasofya’nın kubbesinden yaklaşık 9 metre daha fazla çapı.

Kubbeye merdivenle 5 €, asansörle de 7 € ödeyerek çıkabilirsiniz. Merdivenle çıkmak oldukça yorucu ama çok da enteresan. Tavsiye ederim, biz öyle çıktık, inerken asansörle indik! 🙂 Bu arada fotoğrafta görünen meydan da San Pietro Meydanı, yani Vatikan’ın ana meydanı.

vatikan_binalar

Bu fotoğraf yine Cupola’dan, yani kubbeden. Vatikan böyle karmakarışık binalar ve yemyeşil bahçelerden oluşuyor.

vatikan_isvicrelimuhafiz_roma

Roma’nın tam ortasında bulunan dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan’dan devam edelim. Vatikan’ın toplam nüfusu yaklaşık 900 civarında. Bu nüfusun 100’den fazlası İsviçreli Muhafızlar’dan oluşuyor. Fotoğrafta da görebileceğiniz İsviçreli Muhafızlar’ın böyle enteresan kıyafetleri var ve 1506 yılından beri Papa’yı korumakla görevliler, bir nevi Vatikan’ın ordusu diyebiliriz kendileri için.

vatikan_san_pietro_papa_konusma

Daha önce 48 Saatte Roma yazımda da belirtmiştim, Papa her Pazar San Pietro Meydanı’ndan halka sesleniyor. Biz de meşhur insan Papa’yı görelim diye gittik, gittik ama fotoğrafta da gördüğünüz gibi kendisi nokta kadar görünüyor ki bu fotoğrafın zoomlanmış hali. Ama dünyanın her yerinden gelen acayip kalabalık bir ahali kendisini dinliyor. Yaptığı konuşma da toplam 10 dakika sürüyor, 5-6farklı dilde, yani her bir dil için 2 dakika civarı. Pek anlam veremedim ben. Tam 12’de başlıyor konuşma, o yüzden gidip görmek isterseniz geç kalmayın.

Roma_kopru

San Pietro Meydanı’ndan Vatikan’ı arkanıza alarak devam ettiğinizde, karşınıza 134 yılında yapılmış olan tarihi köprü Ponte Sant’Angelo çıkıyor. Anlamı “Aziz Melek Köprüsü”. Adına uygun olarak da dönemin 17. yüzyılda dönemin Papa’sı tarafından 1üzerine 10 adet melek heykeli yaptırılmış. Bu fotoğrafta ise 11. meleği de görebilirsiniz diğer meleklerin fotoğrafını çeken! 🙂

roma_SantAngelo_italyan_polisler

Bu da köprünün ayağında bulunan Castel Sant’Angelo, yani Aziz Melek Kalesi. 135 ila139 yılları arasında Ponte San’Angelo’yu da yaptıran İmparator Hadrian tarafından, kendisi ve ailesi için anıt mezar olarak kullanılması amacıyla yaptırılmış. Her ikisinin de neredeyse 2000 yıldır şehrin göbeğinde ayakta olmaları inanılmaz ama dikkatinizi fotoğrafın sağındaki İtalyan polislere çekmek isterim. Bizim eski Türk filmlerindeki polislere benzemiyorlar mı?

roma_agaclar

Bakın az daha bahsetmek istediğim en önemli konulardan birini unutuyordum. Roma’nın çam ağaçlarından bahsediyorum. Roma’da da İzmir’de olduğu gibi şehir içinde bolca çam ağacı var. Ama bizde şehirlerdeki çam ağaçları dağınık ve sıradan görünürken, Roma’da estetik bir şekilde budanıp tepeleri de düzleştirildiği için çok güzel duruyor. Bu ağaçların bir de bizdeki gibi dağınık, dallarının nereye gittiği belli olmadığı halini getirin gözünüzün önüne, o zaman daha iyi anlarsınız ne demek istediğimi.

roma_via_del_corso

Gelelim Roma’da alışverişe. Malum ben annemle gittim. “Roma’da en çok nereyi beğendin?” diye sorduğumda güzelim binaları, tarihi eserleri söyledikten sonra “ama en çok o kalabalık caddeyi sevdim” dedi. Kastettiği Via Del Corso, yani bu fotoğraftaki cadde. Yaya caddesi değil aslında ama insanlar nedense hep yolun ortasında yürüyor. En büyük özelliği de cadde üzerinde birçok mağazanın olması. Annenizle giderseniz dikkat edin, zira siz yürürken bir anda mağazanın birine dalıp kaybolma potansiyelleri var. Sonra 40 saat nerede diye aramanız gerekiyor. Ben de annemle mağazalara gire çıka bir sürü alışveriş yaptım, zarara girdim. Yeri gelmişken, Roma’da tax free’den yararlanmak isterseniz, aynı mağazadan en az 155 €’luk alışveriş yapmanız gerekiyor. Dönüşte de aldığınız ürünleri havaalanında check-in’den önce gümrük polisine göstermeniz gerekli. Bu arada caddenin İtalyan bayraklı ışıklandırması da çok iyi değil mi?

italyan_makarna_pappardelle_sarap_parmezan

İtalya’ya gitmenin en zevkli yanlarından biri, yemek yemek ve yemek alışverişi yapmak. Dönüşte hem kendime hem de başkalarına fotoğrafta gördüğünüz paketi hazırladım. En sevdiğim makarna olarak pappardelle, yanında parmigiano yani parmezan peyniri ve İtalyan şarabı. Sizlere de tavsiye ederim.

Roma_Fiumicino_otobus

Ve son olarak da gelelim Roma’da havaalanından aksi ve tren dışında şehir merkezine (ya da merkezden havaalanına) nasıl gidileceğine? Bizim Havaş (İstanbul’da artık Havataş oldu ama hiç sevmiyorum Havataş’ı) gibi Roma’da da Terravision otobüsleri var. Havaalanı kapısından çıkıp sağa doğru yürüdüğünüzde görebilirsiniz. Saatleri düzenli değil ama yaklaşık her yarım saatte bir var otobüsler. Merkezde tren garına, yani Termini’ye bırakıyor. Yolculuk yaklaşık 40 dakika sürüyor ve ücreti sadece 6 €. Dönüşte de yüzünüzü Termini’ye verdiğinizde hemen sağındaki caddeden kalkıyor otobüsler. Ama Türkiye’deki gibi son dakika gitmemekte fayda var, zira otobüse binmeden önce numara almanız gerekiyor ve kuyruk olabiliyor, benden söylemesi.

Bu arada, bu defa yine Pegasus’la uçtuk ama hiç de ucuza değil. Pegasus ekomomik havayolu olarak kendini tanıttı, istediği müşteri sayısına ulaşınca da bir anda fiyatlarını artırdı. Artık kampanya da yapmaz oldu. Daha doğrusu sürekli kampanya diye mail geliyor ama baktığımızda kampanyayla alakası olmayan fiyatlar çıkıyor ortaya. O yüzden Pegasus’la uçmamıza rağmen size tavsiyem, İtalyan havayolu şirketi Blu-Express ile uçmanız. Tıpkı Pegasus gibi Sabiha Gökçen’den uçuyor ancak çoğu zaman çok daha ekonomik fiyatlara.

Geldik bir Roma yazımızın sonuna daha. Bu sene içinde İtalya’da başka bir yere daha gideceğim, yine önceden gittiğim bir yer. Ama sürpriz olsun, şimdiden söylemiyorum. Bu defa üzerinden çok vakit geçtikten sonra değil döner dönmez taze taze yazacağım inşallah. Esen kalın… 🙂

 

INSTAGRAM: @orcundalarslan

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR:

48 SAATTE ROMA

PUGLIA

MADRİD